KENDİ İŞİNİN PATRONU OLMAK
Murat Bor
23 Ocak 2017
KENDİ İŞİNİN PATRONU OLMAK
Birçok işyerinde personel verimliliğini arttırmak için çeşitli yöntemler uygulanıyor. Ücret artışı, kariyer fırsatları, yeni organizasyon yapıları, çalışma yeri düzenlemeleri, ulaşım vb. farklı yöntemler kişilerin daha efektif iş çıkarması için düşünülen ama çoğu zaman yeterli düzeyde de olamayan girişimlerdir. Genelde maliyet baskısıyla istenilen miktarda iyileştirme yapılamaz. Bunun sonucunda mutsuz çalışanlar yeterli performans üretemezler. İstenilen ise optimum maliyet ile maksimum verimliliktir. Gerçekçi olmak gerekirse sadece ekonomik şartların iyileştirilmesine bağlı bir çalışan memnuniyeti endeksi çoğunlukla düşük kalacaktır.
Konuya çalışan açısından bakarsak, birçok kişi daha iyi şartlarda yaşamak ister. Bunun için patron olmayı hayal eder. Kendi işini kurmak ve işyerinin yöneticisi olmak hem ücret hem de kariyerin doruklarında olmak demektir. Kendi işini yapan kişi, sabah erkenden işinin başında olur, daha çok para kazanmak için daha çok çalışır. Sorumlulukları artsa da patron olmanın getirdiği bir iç huzura kavuşur. Çok çalışıyorum ama değiyor, kafam rahat der. İşinde daha verimli olmak için süreç iyileştirmeleri yapar. Etrafına pozitif enerji yayıp, çalışanlarının moralini yüksek tutmaya çalışır. Maliyetleri kısıp, üretkenliği arttırmak ister. Çünkü çalıştıkça, üretkenlik arttıkça, daha az yorularak daha fazla iş çıkardıkça kendi kazanacaktır. Patron olma hayali gerçekleşmeyen çalışan mevcut işinde kendi kendini motive etmeye çalışır. Çoğu zaman patron olmak tatlı bir hayal olarak kalır.
Çalışanın patron olma hayali ile, patronun maksimum verimliliğe ulaşma düşüncesinin birleştiğini düşünün. Kurumsal şirketlerde çalışanlarına patron olma imkanı vermek, onun sorumluluğunu arttırmakla, self-organize yapılanmayla geleneksel hiyerarşiden sıyrılmasını sağlamakla, küçük takımlarla aynı hedefe yönlendirmekle mümkün olabilir.
Kendi kendine yetebilen bir takım, aynı KOBİ gibidir. İşleri alır, çalıştırılabilir bir ürün haline getirir ve hızlı bir şekilde teslim eder. Bu yöntemle çalışan takım kendini küçük bir işletme gibi görür. Maliyetlerini azaltmak ister. Kaizen yapar. Müşterileri tarafından beğenilmek ister. Patron olmanın verdiği mutluluğu tadar. Kendisine bu imkanı sağlayan ana işletmenin karlılığını arttırmanın yollarını arar. Tekrarlanan süreçleri iyileştirdikten sonra çıktılardaki kaliteyi yükseltir.
Personel verimliliği ve en önemlisi mutluluğu bu yöntemle artar. İşte Scrum tam da bu noktada devreye girer. Hem işletme hem de çalışan açısından katma değeri yüksek çıktılar sunar. Scrum Team bir KOBİ’dir artık. Scrum işletmeye bir kez enjekte edildi mi insanların içindeki enerjinin ortaya çıkmasını sağlar. Aidiyet hissinin takıma yansımasıyla, üretilen çıktıların takdir edilmesiyle çalışan memnuniyetinde ölçülebilir bir artış görülür.
Takım daha çok iş yapmak ister. Velocity artışı takım performansının göstergesi olduğundan, kendi performansının yükselmesi için fazladan efor harcar. Transparency ile tüm işletmeye yaptığı çalışmaları yayınlar. Sürekli iyileştirme performans hedefi haline gelir.
Scrum’ın işletmelerde tam anlamıyla kullanılması çalışanın kendi işinin patronu olmasını sağlar. Kendi işinin patronu olan çalışan, işletmeye yeni bir heyecan ve dinamizm getirir.
Murat Bor, Scrum Master, Vodafone